ofisimde

Cuma sabahı ofise geldiğimde yine onu, Ebruyu, masasında makyaj yaparken gördüm. Ve yine çok baştan çıkarıcı giyinmişti. Dar bir bluz ve mini sayılabilecek etek. Bacaklarının güzelliğini yine cömertçe sergilemişti. Uzun zamandır onu arzuluyordum, ancak ofiste onun amiri olduğumdan pek açık vermemiştim. Sadece bir keresinde bacaklarına dalıp gitmişken, beni yakalamıştı. Günaydın faslından sonra, birden : Dün akşam istediğiniz dosyayı arşivde bulamadım! dedi. Bir de ben bakayım o halde ! diyerek çantamı masama bırakıp en üst kattaki arşive gittim. Bir iki dakika sonra arkamdaki ayak seslerine dönüp bakdığımda Ebruyu gördüm. Makyajı bitmişti. Buldunuz mu ? diye sordu. Bakıyordum, dedim Ben şu köşeye baktım ama.. diyerek önümden geçerken (arşivin raf araları son derece dardır) kalçaları önüme sürtündü. Ben bunun bir kaza olduğunu düşünürken, o döndü ve hafifçe ve davetkar gülümsedi. Ve ister istemez benim organizmam gereken reaksiyonu gösterdi. Yine hiç beklemediğim bir çabuklukla yanıma yaklaştı ve dudaklarıma bir öpücük kondurdu. O anda iş yerini vs unuttum va bu kez ben onu belinden kavrayıp ateşli ve uzun öptüm. Yakalanacağız! diyerek kaçmaya çalıştı ama artık ok yaydan çıkmıştı. Ellerim eteğinin altına yavaş yavaş gitti ve kalçalarını kavrayıp kendime doğru bastırdım. Direnci kırılmıştı. Dillerimiz birbiri ile buluştu ve uzunca bir süre dans etti. Bluzunu yukarı kaldırdım ve sütyeninin içinde sertleşmiş olan göğüs uçlarını bir süre yalayıp emdim. Yine beni şaşırttı ve birden fermuarımı indirdi, aşağıya kayıp, iyice sertleşmiş olan yarrağımı çıkarıp yalamaya ve emmeye başladı. Sabah enerjisi ile inanılmaz bir 10-15 dakika sonra boşaldım. Bir an bunların oluverdiğine inanamıştım. Dışarıdaki ayak sesleri çoğalmış insanlar işe gelmişti. Ayağa kalktı ve ,Yarın Cumartesi, istersen bir yerlere gidelim, sonra da bana gider konyakla final yaparız

Bir cevap yazın